Kuran.com

Kuran Meali

search

Taha Suresi

    Tâ. Hâ. End of Ayah 1 (2-3) Biz, Kur´an´ı sana, güçlük çekesin diye değil, ancak Allah´tan korkanlara bir öğüt olsun diye indirdik. End of Ayah 2 (2-3) Biz, Kur´an´ı sana, güçlük çekesin diye değil, ancak Allah´tan korkanlara bir öğüt olsun diye indirdik. End of Ayah 3 (Kur´an) yeri ve yüce gökleri yaratan Allah tarafından peyderpey indirilmiştir. End of Ayah 4 Rahmân, Arş´a istivâ etmiştir. End of Ayah 5 Göklerde, yerde ve ikisi arasında bulunan şeyler ile toprağın altında olanlar hep O´nundur. End of Ayah 6 Eğer sen, sözü açıktan söylersen, bilesin ki O, gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilir. End of Ayah 7 Allah, kendisinden başka ilâh olmayandır. En güzel isimler O´na mahsustur. End of Ayah 8 (Resûlüm!) Musa (olayının) haberi sana ulaştı mı? End of Ayah 9 Hani o, bir ateş görmüş ve ailesine: Bekleyin! Eminim ki bir ateş gördüm. Belki ondan size bir meş´ale getiririm veya ateşin yanında bir rehber bulurum, demişti. End of Ayah 10 Oraya vardığında kendisine (tarafımızdan): Ey Musa! diye seslenildi: End of Ayah 11 Muhakkak ki ben, evet ben senin Rabbinim! Hemen pabuçlarını çıkar! Çünkü sen kutsal vâdi Tuvâ´dasın! End of Ayah 12 Ben seni seçtim. Şimdi vahyedilene kulak ver. End of Ayah 13 Muhakkak ki ben, yalnızca ben Allah´ım. Benden başka ilâh yoktur. Bana kulluk et; beni anmak için namaz kıl. End of Ayah 14 Kıyamet günü mutlaka gelecektir. Herkes peşine koştuğu şeyin karşılığını bulsun diye neredeyse onu (kendimden) gizleyeceğim. End of Ayah 15 Ona inanmayan ve nefsinin arzularına uyan kimseler sakın seni ondan (kıyamete inanmaktan) alıkoymasın; sonra mahvolursun! End of Ayah 16 Şu sağ elindeki nedir, ey Musa? End of Ayah 17 O, benim asamdır, dedi, ona dayanırım, onunla davarlarıma yaprak silkelerim; benim ona başkaca ihtiyaçlarım da vardır. End of Ayah 18 Allah: Yere at onu, ey Musa! dedi. End of Ayah 19 Onu hemen yere attı. Bir de ne görsün, hızla sürünen bir yılan değil mi! End of Ayah 20 Allah buyurdu: Al onu! Korkma! Biz onu şimdi ilk haline sokacağız. End of Ayah 21 Bir de elini koltuğunun altına sok ki, bir başka mucize olmak üzere o, kusursuz ve lekesiz beyazlıkta çıksın. End of Ayah 22 Ta ki, sana, (böylece) en büyük âyetlerimizden bazılarını gösterelim. End of Ayah 23 Firavun´a git. Çünkü o iyice azdı. End of Ayah 24 Musa: Rabbim! dedi, yüreğime genişlik ver. End of Ayah 25 İşimi bana kolaylaştır. End of Ayah 26 Dilimden (şu) bağı çöz. End of Ayah 27 Ki sözümü anlasınlar. End of Ayah 28 Bana ailemden bir de vezir (yardımcı) ver, End of Ayah 29 Kardeşim Harun´u. End of Ayah 30 Onun sayesinde arkamı kuvvetlendir. End of Ayah 31 Ve onu işime ortak kıl. End of Ayah 32 Böylece seni bol bol tesbih edelim. End of Ayah 33 Ve çok çok analım seni. End of Ayah 34 Şüphesiz sen bizi görmektesin. End of Ayah 35 Allah: Ey Musa! dedi, istediğin sana verildi. End of Ayah 36 Andolsun biz sana bir defa daha lütufta bulunmuştuk. End of Ayah 37 Bir zaman, vahyedilecek şeyi annene (şöyle) vahyetmiştik: End of Ayah 38 Musa´yı sandığa koy; sonra onu denize (Nil´e) bırak; deniz onu kıyıya atsın da, benim düşmanım ve onun düşmanı olan biri onu alsın. (Ey Musa! Sevilmen) ve benim nezaretimde yetiştirilmen için sana kendimden sevgi verdim. End of Ayah 39 Hani, kız kardeşin gidip «Ona bakacak birini size bulayım mı?» diyordu. Böylece seni, gözü gönlü mutluluk dolsun ve üzülmesin diye annene geri verdik. Ve sen, birini öldürdün de seni endişeden kurtardık. Seni iyiden iyiye denemeden geçirdik. Bunun için yıllarca Medyen halkı arasında kaldın. Sonra takdire göre (bu makama) geldin ey Musa! End of Ayah 40 Seni, kendim için elçi seçtim. End of Ayah 41 Sen ve kardeşin birlikte âyetlerimi götürün. Beni anmayı ihmal etmeyin. End of Ayah 42 Firavun´a gidin. Çünkü o, iyiden iyiye azdı. End of Ayah 43 Ona yumuşak söz söyleyin. Belki o, aklını başına alır veya korkar. End of Ayah 44 Dediler ki: Rabbimiz! Doğrusu biz, onun bize aşırı derecede kötü davranmasından yahut iyice azmasından endişe ediyoruz. End of Ayah 45 Buyurdu ki: Korkmayın, çünkü ben sizinle beraberim; işitir ve görürüm. End of Ayah 46 Haydi, ona gidin de deyin ki: Biz, senin Rabbinin elçileriyiz. İsrailoğullarını hemen bizimle birlikte gönder; onlara eziyet etme! Biz, senin Rabbinden bir âyet getirdik. Kurtuluş, hidayete uyanlarındır. End of Ayah 47 Hakikaten bize vahyolundu ki: (Peygamberleri) yalanlayan ve yüz çevirenlere azap edilecektir. End of Ayah 48 Firavun: Rabbiniz de kimmiş, ey Musa? dedi. End of Ayah 49 O da: Bizim Rabbimiz, her şeye hılkatini (varlık ve özelliğini) veren, sonra da doğru yolu gösterendir, dedi. End of Ayah 50 Firavun: Öyle ise, önceki milletlerin hali ne olacak? dedi. End of Ayah 51 Musa: Onlar hakkındaki bilgi, Rabbimin yanında bir kitapta bulunur. Rabbim, ne yanılır ne de unutur, dedi. End of Ayah 52 O, yeri size beşik yapan ve onda size yollar açan, gökten de su indirendir. Onunla biz çeşitli bitkilerden çiftler çıkardık. End of Ayah 53 Yeyiniz; hayvanlarınızı otlatınız. Şüphesiz bunda akıl sahipleri için (Allah´ın kudretine) işaretler vardır. End of Ayah 54 Sizi ondan (topraktan) yarattık; yine sizi oraya döndüreceğiz ve bir kez daha sizi ondan çıkaracağız. End of Ayah 55 Andolsun biz ona (Firavun´a) bütün (bu) delillerimizi gösterdik; yine de yalanladı ve diretti. End of Ayah 56 Dedi ki: Bizi, yaptığın büyü ile yurdumuzdan çıkarasın diye mi geldin, ey Musa? End of Ayah 57 Öyle ise, muhakkak surette biz de sana, aynen onun gibi bir büyü getireceğiz. Şimdi sen, seninle bizim aramızda, ne senin, ne de bizim muhalefet etmeyeceğimiz uygun bir yerde buluşma zamanı ayarla. End of Ayah 58 Musa: Buluşma zamanınız, bayram günü, kuşluk vaktinde insanların toplanma zamanı olsun, dedi. End of Ayah 59 Bunun üzerine Firavun dönüp gitti. Hilesini (sihirbazlarını) topladı; sonra geri geldi. End of Ayah 60 Musa onlara: Yazık size! dedi, Allah hakkında yalan uydurmayın! Sonra O, bir azap ile kökünüzü keser! İftira eden, muhakkak perişan olur. End of Ayah 61 Bunun üzerine onlar, durumlarını aralarında tartıştılar; gizli gizli fısıldaştılar. End of Ayah 62 Şöyle dediler: «Bu ikisi, muhakkak ki, sihirleriyle sizi yurdunuzdan çıkarmak ve sizin örnek yolunuzu ortadan kaldırmak isteyen iki sihirbazdırlar sadece.» End of Ayah 63 «Öyle ise hilenizi kurun; sonra sıra halinde gelin! Muhakkak ki bugün, üstün gelen kazanmıştır.» End of Ayah 64 Dediler ki: Ey Musa! Ya sen at veya önce atan biz olalım. End of Ayah 65 Hayır, siz atın, dedi. Bir de baktı ki, büyüleri sayesinde ipleri ve sopaları, kendisine gerçekten koşuyor gibi görünüyor. End of Ayah 66 Musa, birden içinde bir korku duydu. End of Ayah 67 «Korkma! dedik, üstün gelecek olan kesinlikle sensin.» End of Ayah 68 «Sağ elindekini at da, onların yaptıklarını yutsun. Yaptıkları, sadece bir büyücü hilesidir. Büyücü ise, nereye varsa (ne yapsa) iflah olmaz.» End of Ayah 69 Bunun üzerine sihirbazlar secdeye kapandılar; «Harun´un ve Musa´nın Rabbine iman ettik» dediler. End of Ayah 70 (Firavun) Şöyle dedi: Ben size izin vermeden önce ona inandınız öyle mi! Hakikat şu ki o, size büyü öğreten ulunuzdur. Şimdi elleriniz ile ayaklarınızı tereddüt etmeden çaprazlama keseceğim ve sizi hurma dallarına asacağım! Böylece, hangimizin azabının daha şiddetli ve sürekli olduğunu iyice anlayacaksınız. End of Ayah 71 Dediler ki: «Seni, bize gelen açık açık mucizelere ve bizi yaratana tercih edemeyiz. Öyle ise yapacağını yap! Sen, ancak bu dünya hayatında hükmünü geçirebilirsin.» End of Ayah 72 «Bize, hatalarımızı ve senin bize zorla yaptırdığın büyüyü bağışlaması için Rabbimize iman ettik. Allah hem daha hayırlı hem daha bâkidir.» End of Ayah 73 Şurası muhakkak ki, kim Rabbine günahkâr olarak varırsa, cehennem sırf onun içindir. O ise orada ne ölür ne de yaşar! End of Ayah 74 Kim de iyi davranışlarda bulunmuş bir mümin olarak O´na varırsa, üstün dereceler işte sırf bunlar içindir. End of Ayah 75 İçinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan Adn cennetleri! İşte arınanların mükâfatı budur. End of Ayah 76 Andolsun ki biz Musa´ya: Kullarımla birlikte geceleyin yola çık da (size) yetişilmesinden korkmaksızın ve (boğulmaktan) endişe etmeksizin onlara denizde kuru bir yol aç, diye vahyetmiştik. End of Ayah 77 Bunun üzerine Firavun, askerleri ile birlikte onların peşine düştü. Deniz onları gömüp boğuverdi. End of Ayah 78 Firavun, kavmini saptırdı, doğru yola sevketmedi. End of Ayah 79 Ey İsrailoğulları! Sizi düşmanınızdan kurtardık; Tûr´un sağ tarafına (gelmeniz için) size vâde tanıdık ve size kudret helvası ile bıldırcın eti lütfettik. End of Ayah 80 Size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yeyiniz, bu hususta taşkınlık ve nankörlük de etmeyiniz; sonra sizi gazabım çarpar. Her kim ki kendisini gazabım çarparsa, hakikaten o, yıkılıp gitmiştir. End of Ayah 81 Şu da muhakkak ki ben, tevbe eden, inanan ve yararlı iş yapan, sonra (böylece) doğru yolda giden kimseyi bağışlarım. End of Ayah 82 Seni acele ile kavminden ayrılmaya sevkeden nedir, ey Musa! End of Ayah 83 Musa: İşte, dedi, onlar da benim peşimdeler. Ben, memnun olasın diye sana acele ile geldim Rabbim. End of Ayah 84 Allah buyurdu: Senden sonra biz, kavmini (Harun ile kalan İsrailoğullarını) imtihan ettik ve Sâmirî onları yoldan çıkardı. End of Ayah 85 Bunun üzerine Musa, öfkeli ve üzüntülü olarak kavmine döndü. Ey kavmim! dedi, Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmamış mıydı? Şu halde size zaman mı çok uzun geldi, yoksa üstünüze Rabbinizin gazabının inmesini mi istediniz ki, bana olan vâdinizden döndünüz? End of Ayah 86 Dediler ki: Biz sana olan vâdimizden, kendi kudret ve irademizle dönmedik. Fakat biz, o kavmin (Mısır´lıların) zinet eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiş, sonra da onları atmıştık; aynı şekilde Sâmirî de atmıştı. End of Ayah 87 Bu adam, onlar için, böğürebilen bir buzağı heykeli icat etti. Bunun üzerine: İşte, dediler, bu, sizin de, Musa´nın da tanrısıdır. Fakat onu unuttu. End of Ayah 88 O şeyin, kendilerine hiçbir sözle mukabele edemeyeceğini, kendilerine ne bir zarar ne de bir fayda vermek gücünde olmadığını görmezler mi? End of Ayah 89 Hakikaten Harun, onlara daha önce: Ey kavmim! demişti, siz bunun yüzünden sadece fitneye uğradınız. Sizin Rabbiniz şüphesiz çok merhametli olan Allah´tır. Şu halde bana uyunuz ve emrime itaat ediniz. End of Ayah 90 Onlar: Biz, dediler, Musa aramıza dönünceye kadar buna tapmaktan asla vazgeçmeyeceğiz! End of Ayah 91 (92-93) (Musa, döndüğünde:) Ey Harun! dedi, sana ne engel oldu da, bunların dalâlete düştüklerini gördüğün vakit peşimden gelmedin? Emrime âsi mi oldun? End of Ayah 92 (92-93) (Musa, döndüğünde:) Ey Harun! dedi, sana ne engel oldu da, bunların dalâlete düştüklerini gördüğün vakit peşimden gelmedin? Emrime âsi mi oldun? End of Ayah 93 (Harun:) Ey annemin oğlu! dedi, saçımı sakalımı, yolma! Ben, senin: «İsrailoğullarının arasına ayrılık düşürdün; sözümü tutmadın!» demenden korktum. End of Ayah 94 Musa: Ya senin zorun nedir, ey Sâmirî? dedi. End of Ayah 95 O da: Ben, onların görmediklerini gördüm. Zira, o elçinin izinden bir avuç (toprak) alıp onu (erimiş mücevheratın içine) attım. Bunu böyle nefsim bana hoş gösterdi, dedi. End of Ayah 96 Musa: Defol! dedi, artık hayatın boyunca sen: «Bana dokunmayın!» diyeceksin. Ayrıca senin için, kurtulamayacağın bir ceza günü var. Tapmakta olduğun tanrına da bak! Yemin ederim, biz onu yakacağız; sonra da onu parça parça edip denize savuracağız! End of Ayah 97 Sizin ilâhınız, yalnızca, kendisinden başka ilâh olmayan Allah´tır. O´nun ilmi her şeyi kuşatmıştır. End of Ayah 98 (Resûlüm!) İşte böylece geçmiştekilerin haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Şüphesiz ki, tarafımızdan sana bir zikir verdik. End of Ayah 99 Kim ondan yüz çevirirse, şüphesiz ki kıyamet gününde o, ağır bir günah yükünü yüklenecektir. End of Ayah 100 Bu kimseler, onda (o günah yükünün altında) ebedî kalırlar. Onlar için kıyamet gününde bu ne kötü bir yüktür! End of Ayah 101 O günde Sûr´a üflenir ve biz o zaman günahkârları, gözleri (korkudan) gömgök bir halde mahşerde toplarız. End of Ayah 102 Aralarında birbirlerine gizli gizli şöyle derler: «Dünyada sadece on gün kaldınız.» End of Ayah 103 Aralarında konuştukları konuyu biz daha iyi biliriz. Onların en olgun ve akıllı olanı o zaman: «Bir günden fazla kalmadınız» der. End of Ayah 104 (Resûlüm!) Sana dağlar hakkında sorarlar. De ki: Rabbim onları ufalayıp savuracak. End of Ayah 105 Böylece yerlerini dümdüz, bomboş bırakacaktır. End of Ayah 106 Orada ne bir iniş, ne de bir yokuş görebileceksin. End of Ayah 107 O gün insanlar, dâvetçiye (İsrafil´e) uyacaklar. Ona karşı yan çizmek yoktur. Artık, çok esirgeyici Allah hürmetine sesler kısılmıştır. Bu yüzden, fısıltıdan başka bir ses işitemezsin. End of Ayah 108 O gün, Rahmân´ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığından başkasının şefaati fayda vermez. End of Ayah 109 O, insanların geleceklerini de geçmişlerini de bilir. Onların ilmi ise bunu kapsayamaz. End of Ayah 110 Bütün yüzler (insanlar), diri ve her şeye hakim olan Allah için eğilip boyun bükmüştür. Zulüm yüklenen ise, gerçekten perişan olmuştur. End of Ayah 111 Her kim, mümin olarak iyi olan işlerden yaparsa, artık o, ne zulümden ne de hakkının çiğnenmesinden korkar. End of Ayah 112 (Resûlüm!) Biz onu böylece Arapça bir Kur´an olarak indirdik ve onda ikazları tekrar tekrar açıkladık. Umulur ki onlar (bu sayede günahtan) korunurlar; yahut da o (Kur´an) kendileri için bir ibret ortaya koyar. End of Ayah 113 Gerçek hükümdar olan Allah, yücedir. Sana O´nun vahyi tamamlanmazdan önce Kur´an´ı (okumakta) acele etme ve «Rabbim, benim ilmimi artır» de. End of Ayah 114 Andolsun biz, daha önce de Âdem´e ahit (emir ve vahiy) vermiştik. Ne var ki o, (ahdi) unuttu. Onda azim de bulmadık. End of Ayah 115 Bir zaman biz meleklere: Âdem´e secde edin! demiştik. Onlar hemen secde ettiler; yalnız İblis hariç. O, diretti. End of Ayah 116 Bunun üzerine: Ey Âdem! dedik, bu, hem senin için hem de eşin için büyük bir düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın; sonra yorulur, sıkıntı çekersin! End of Ayah 117 Şimdi burada senin için ne acıkmak vardır, ne de çıplak kalmak. End of Ayah 118 Yine burada sen, susuzluk çekmeyecek, sıcaktan da bunalmayacaksın. End of Ayah 119 Derken şeytan onun aklını karıştırıp «Ey Âdem! dedi, sana ebedîlik ağacını ve sonu gelmez bir saltanatı göstereyim mi?» End of Ayah 120 Nihayet ondan yediler. Bunun üzerine kendilerine ayıp yerleri göründü. Üstlerini cennet yaprağı ile örtmeye çalıştılar. (Bu suretle) Âdem Rabbine âsi olup yolunu şaşırdı. End of Ayah 121 Sonra Rabbi onu seçkin kıldı; tevbesini kabul etti ve doğru yola yöneltti. End of Ayah 122 Dedi ki: Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan (cennetten) inin! Artık benden size hidayet geldiğinde, kim benim hidayetime uyarsa o sapmaz ve bedbaht olmaz. End of Ayah 123 Kim de beni anmaktan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve biz onu, kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz. End of Ayah 124 O: Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin? Oysa ben, hakikaten görür idim!, der. End of Ayah 125 (Allah) buyurur ki: İşte böyle. Çünkü sana âyetlerimiz geldi; ama sen onları unuttun. Bugün de aynı şekilde sen unutuluyorsun! End of Ayah 126 Doğru yoldan sapanı ve Rabbinin âyetlerine inanmayanı işte böyle cezalandırırız. Ahiret azabı, elbette daha şiddetli ve daha süreklidir. End of Ayah 127 Bizim, onlardan önce nice nesilleri helâk etmiş olmamız kendilerini yola getirmedi mi? Halbuki onların yurtlarında gezip dolaşırlar. Bunda, elbette ki akıl sahipleri için nice ibretler vardır. End of Ayah 128 Eğer Rabbinden, daha önce sâdır olmuş bir söz ve tayin edilmiş bir vâde olmasaydı, (ceza onlar için de dünyada) kaçınılmaz olurdu. End of Ayah 129 (Resûlüm!) Sen, onların söylediklerine sabret. Güneşin doğmasından önce de batmasından önce de Rabbini övgü ile tesbih et; gecenin bir kısım saatleri ile gündüzün etrafında (iki ucunda) da tesbih et ki, hoşnutluğa eresin. End of Ayah 130 Sakın, kendilerini denemek için onlardan bir kesimi faydalandırdığımız dünya hayatının çekiciliğine gözlerini dikme! Rabbinin nimeti hem daha hayırlı, hem de daha süreklidir. End of Ayah 131 Ailene namazı emret; kendin de ona sabırla devam et. Senden rızık istemiyoruz; (aksine) biz seni rızıklandırıyoruz. Güzel sonuç, takvâ iledir. End of Ayah 132 Onlar: (Muhammed) bize Rabbinden bir mucize getirmeli değil miydi? dediler. Önce gelen kitaplardakinin apaçık delili (Kur´an) onlara gelmedi mi? End of Ayah 133 Eğer biz, bundan (Kur´an´dan) önce onları bir azapla helâk etseydik, muhakkak ki şöyle diyeceklerdi: Ya Rabbi! Ne olurdu, bize bir elçi gönderseydin de, şu aşağılığa ve rüsvaylığa düşmeden önce âyetlerine uysaydık! End of Ayah 134 De ki: Herkes beklemektedir: Öyle ise siz de bekleyin. Yakında anlayacaksınız; doğru düzgün yolun yolcuları kimmiş ve hidayette olan kimmiş! End of Ayah 135

Kuran.com ile Kur'an-ı Kerim'i okuyun, dinleyin ve öğrenin

location_on İstanbul, Türkiye
email İletişim

Copyright © 2025 Kuran.com All Rights Reserved.

keyboard_arrow_up