Âişe (r.anhâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) şöyle söyleyerek, dua ederdi: “Allah’ım! Yaradılışımı güzel yaptığın gibi, ahlâkımı da güzelleştir.”
(Ahmed b. Hanbel, I, 403)
Ebu Ümâme (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Ben, haklı olduğu hâlde bile çekişmeyi bırakan kimse için cennetin avlusunda bir köşk, şaka da olsa, yalan söylemekten kaçınan kimse için cennetin ortasında bir köşk ve ahlâkı güzel olan kimse için de cennetin en yüksek yerinde bir köşk verileceğine kefilim.”
(Ebû Davûd, Edeb, 7, V, 150)
Mâlik’ten rivâyet edildiğine göre, Muaz b. Cebel (r.a.) şöyle demiştir: Yemen’e vali olarak giderken ayağımı üzengiye koyduğum sırada, Resûlullah (s.a.s.)’ın bana son öğüdü: “Ey Muâz b. Cebel! İnsanlara karşı ahlâkını güzelleştir” olmuştur.
(Mâlik, Hüsnü’l-Huluk, 1-2, II, 902)
Abdullah b. Amr (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “En hayırlınız, ahlâkça en güzel olanlarınızdır.”
(Müslim, Fedail, 68, II/1810)
Nevvâs b. Sem’ân (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.)’a iyilik ve günâhtan sordum da Resûlullah: “İyilik, güzel huydur. Günah, vicdanını rahatsız eden ve insanların duymasından hoşlanmadığın şeydir” buyurdu.
(Müslim, Birr, 45, III, 1980; Darimî, Rikak, 73, II, 628)
İbn-i Abbâs (r.anhümâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Su, buzu erittiği gibi güzel ahlâk da günâhları eritir (yok eder); sirke balı bozduğu gibi kötü ahlâk da ameli bozar.”
(Taberanî, el- Mu’cemu’l-Evsat, No: 854, I, 470)
Ali (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) Efendimiz: “Cennette dışı içinden, içi dışından görülen (şeffaf) köşkler vardır.” buyurdu. Bunun üzerine bir bedevî: “Yâ Resûlallah! Onlar kimler içindir?” diye sordu. Peygamber Efendimiz: “Yumuşak ve tatlı konuşan, yemek yediren, oruca devam eden, insanlar uykuda iken namaz kılanlar içindir” buyurdu.
(Tirmizî, Cennet, 3, IV/673)
Ebu Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki: “Benim katımda en sevimliniz, ahlâkça en güzel olan ve etrafındakilerle hoş geçineninizdir ki, onlar herkesi sever ve herkes de onları sever. Benim katımda en sevimsizleriniz koğuculuk yapan, dostların arasını açan ve temiz kimselerde kusur arayanlarınızdır.”
(Taberânî, Evsat, 7693, VIII/341, 342)
Âişe (r.anhâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) Efendimiz şöyle buyurdular: “İmanca mü’minlerin en olgunu, ahlâkı en güzel olup, aile bireylerine karşı en yumuşak ve lütufkâr davranandır.”
(Tirmizî, İman, 6, V, 9; Darimî, Rikak, 74, II, 629)
İbn Abbas’tan; Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuşlardır: “Hayırlınız, ailesine hayırlı olanlarınızdır.”
(İbn Mâce, Nikah, 50, I, 636)
Abdullah b. Amr’dan; Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdular: “Hayırlınız, kadınları için hayırlı olanınızdır.”
(İbn Mâce, Nikah, 50, I, 636)
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Kişinin keremi (cömertliği, ululuğu ve bütün iyilikleri) dinidir. Mürüvveti (mertlik ve insanlığı) aklı, hasebi (soyluluk ve asaleti) güzel ahlâkıdır.”
(Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, X, 328, Beyrut, 1984)
Ebû Zerr (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.), kendisine hitaben: “Yâ Ebâ Zer, ne tedbir1 gibi akıl, ne haramdan kaçınmak gibi vera,2 ve ne de güzel ahlâk gibi haseb3 olur.” buyurmuştur.
(İbn Hibban, bi Tertibi İbn Belban, Birr, 2, 361, II, 79, Beyrut, 1993)
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) şöyle duâ ederdi: “Allah’ım, ayrılık ve bozgunculuktan, iki yüzlülük ve kötü ahlâktan sana sığınırım.”
(Nesâî, Sünen, İstiaze, 21, VIII, 263-264)
Câbir b. Abdullah (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.), Cebrâil’den, Allâhu Teâlâ’nın şöyle buyurduğunu haber vermiştir: “Muhakkak şu (İslâm Dîni) benim râzı olduğum bir dindir. Ona ancak cömertlik ve güzel ahlâk yaraşır. Sahibi bulunduğunuz müddetçe bu dîni, bu iki huy ile güzelleştirip şereşendirin (takviye edin).”
(Taberânî, Evsat, No: 8915, IX, 424, 425)
Âişe (r.anhâ)’dan; Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Şerrinden dolayı insanların kendisinden sakındığı kimse, insanların en şerlilerindendir.”
(Mâlik, Hüsnü’l-Huluk, 4, II/903, 904)
Ebu’d-Derdâ (r.a.)’dan; Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Kıyâmet gününde (ameller tartılırken) mü’minin mizânında güzel ahlâktan daha ağır (gelecek) bir şey yoktur. Şüphesiz ki Allah Teâlâ, kötü huylu, çirkin sözlü kimseleri sevmez.”
(Tirmizî, Birr, 62, IV, 362)
Ebû Zerr (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) bana şöyle buyurdu: “Nerede olursanız olun, Allah’a karşı gelmekten sakının ve kötülüğün peşinden hemen iyiliği yetiştirin ki, onu silip yok etsin. Ayrıca insanlarla güzelce geçinin.”
(Tirmizî, Birr, 55, IV, 355; Darimî, Rikak, 74, I, 719)
İbn Abbas (r.a.)’tan; Peygamber Efendimiz, Eşecc Abdül-Kays’a: “Sende Allahu Teâlâ’nın sevdiği iki (güzel) meziyet vardır: Onlar da hilm (yumuşak huyluluk) ve teenni (düşünceli, temkinli hareket)dir” buyurmuşlardır.
(Tirmizî, Birr, 66, IV, 366, 367)
Ebû Hüreyre (r.a.), Resûlullah (s.a.s.)'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Mü’min ülfet eden (insanlarla iyi geçinen) kişidir. İnsanlarla iyi geçinmeyen ve kendisi ile geçinilmeyen kişide hayır yoktur.”
(Ahmed b. Hanbel, II, 4, 5, 335, 9436)