Kuran.com

Kuran Meali

search

Muminun Suresi

    Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir; End of Ayah 1 Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler; End of Ayah 2 Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler; End of Ayah 3 Onlar ki, zekâtı verirler; End of Ayah 4 Ve onlar ki, iffetlerini korurlar; End of Ayah 5 Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (câriyeleri) hariç. (Bunlarla ilişkilerden dolayı) kınanmış değillerdir. End of Ayah 6 Şu halde, kim bunun ötesine gitmek isterse, işte bunlar, haddi aşan kimselerdir. End of Ayah 7 Yine onlar (o müminler) ki, emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler; End of Ayah 8 Ve onlar ki, namazlarına devam ederler. End of Ayah 9 İşte, asıl bunlar vâris olacaklardır; End of Ayah 10 (Evet) Firdevs´e vâris olan bu kimseler, orada ebedî kalıcıdırlar. End of Ayah 11 Andolsun biz insanı, çamurdan (süzülüp çıkarılmış) bir özden yarattık. End of Ayah 12 Sonra onu sağlam bir karargâhta nutfe haline getirdik. End of Ayah 13 Sonra nutfeyi alaka (aşılanmış yumurta) yaptık. Peşinden, alakayı, bir parçacık et haline soktuk; bu bir parçacık eti kemiklere (iskelete) çevirdik; bu kemikleri etle kapladık. Sonra onu başka bir yaratışla insan haline getirdik. Yapıp-yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir. End of Ayah 14 Sonra, muhakkak ki siz, bunun ardından elbet öleceksiniz. End of Ayah 15 Sonra da şüphesiz, sizler kıyamet gününde tekrar diriltileceksiniz. End of Ayah 16 Andolsun biz, sizin üstünüzde yedi yol yarattık. Biz yaratmaktan habersiz değiliz. End of Ayah 17 Gökten uygun bir ölçüde yağmur indirip onu arzda durdurduk. Bizim onu gidermeye de elbet gücümüz yeter. End of Ayah 18 Böylece onun (yağmurun) sayesinde sizin yararınıza hurma bahçeleri ve üzüm bağları meydana getirdik. Bunlarda sizin için birçok meyveler vardır ve siz onlardan yersiniz. End of Ayah 19 Tûr-i Sînâ´da da yetişen bir ağaç daha meydana getirdik ki, bu ağaç hem yağ hem de yiyenlerin ekmeğine katık edecekleri (zeytin) verir. End of Ayah 20 Hayvanlarda sizin için elbette ibretler vardır. Onların karınlarındakinden (sütlerinden) size içiririz. Onlarda sizin için birçok faydalar daha vardır; etlerinden de yersiniz. End of Ayah 21 Onların üzerinde ve gemilerde taşınırsınız. End of Ayah 22 Andolsun ki, Nuh´u kavmine gönderdik ve o: Ey kavmim! Allah´a kulluk edin. Sizin için O´ndan başka bir tanrı yoktur. Hâla sakınmaz mısınız? dedi. End of Ayah 23 Bunun üzerine, kavminin inkarcı ileri gelenleri şöyle dediler: «Bu, sadece sizin gibi bir beşerdir. Size üstün ve hâkim olmak istiyor. Eğer Allah (peygamber göndermek) isteseydi, muhakkak ki melekler gönderirdi. Biz geçmişteki atalarımızdan böyle bir şey duymadık.» End of Ayah 24 «Bu, yalnızca kendisinde delilik bulunan bir kimsedir. Öyle ise, bir süreye kadar ona katlanıp bekleyin bakalım.» End of Ayah 25 (Nuh), Rabbim! dedi, beni yalanlamalarına karşı bana yardım et! End of Ayah 26 Bunun üzerine ona şöyle vahyettik: Gözlerimizin önünde (muhafazamız altında) ve bildirdiğimiz şekilde gemiyi yap. Bizim emrimiz gelip de sular coşup yükselmeye başlayınca her cinsten birer çift ile, daha önce kendisi aleyhinde hüküm verilmiş olanların dışındaki aileni gemiye al. Zulmetmiş olanlar konusunda bana hiç yalvarma! Zira onlar kesinlikle boğulacaklardır. End of Ayah 27 Sen, yanındakilerle birlikte gemiye yerleştiğinde: «Bizi zalimler topluluğundan kurtaran Allah´a hamdolsun» de. End of Ayah 28 Ve de ki: Rabbim! Beni bereketli bir yere indir. Sen, iskân edenlerin en hayırlısısın. End of Ayah 29 Şüphesiz bunda (Nuh ve kavminin başından geçenlerde) birtakım ibretler vardır. Hakikaten biz (kullarımızı böyle) deneriz. End of Ayah 30 Sonra onların ardından bir başka nesil meydana getirdik. End of Ayah 31 Onlar arasından kendilerine: «Allah´a kulluk edin. Sizin O´ndan başka bir tanrınız yoktur. Hâla Allah´tan korkmaz mısınız?» (mesajını ileten) bir peygamber gönderdik. End of Ayah 32 Onun kavminden, kâfir olup ahirete ulaşmayı inkâr eden ve dünya hayatında kendilerine refah verdiğimiz varlıklı kişiler: «Bu, dediler, sadece sizin gibi bir insandır; sizin yediğinizden yer, sizin içtiğinizden içer.» End of Ayah 33 «Gerçekten, sizin gibi bir beşere itaat ederseniz, herhalde ziyan edersiniz.» End of Ayah 34 «Size, öldüğünüz, toprak ve kemik yığını haline geldiğinizde, mutlak surette sizin (kabirden) çıkarılacağınızı mı vâdediyor?» End of Ayah 35 «Bu size vaâdedilen (öldükten sonra yeniden dirilmek, gerçek olmaktan) çok uzak!» End of Ayah 36 «Hayat, şu dünya hayatımızdan ibarettir. (Kimimiz) ölürüz, (kimimiz) yaşarız; bir daha diriltilecek de değiliz.» End of Ayah 37 «O, Allah hakkında yalnızca yalan uyduran bir adamdır; biz ona inanmıyoruz.» End of Ayah 38 O peygamber: Rabbim! dedi, beni yalanlamalarına karşılık bana yardımcı ol! End of Ayah 39 Allah şöyle buyurdu: Pek yakında onlar mutlaka pişman olacaklar! End of Ayah 40 Nitekim, vukuu kaçınılmaz olan korkunç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen sel süprüntüsüne çevirdik. Zalimler topluluğunun canı cehenneme! End of Ayah 41 Sonra onların ardından başka nesiller getirdik. End of Ayah 42 Hiçbir ümmet, ecelini ne öne alabilir, ne de erteleyebilir. End of Ayah 43 Sonra biz peyderpey peygamberlerimizi gönderdik. Herhangi bir ümmete peygamberlerinin geldiği her defasında, onlar bu peygamberi yalanladılar; biz de onları birbiri ardından yok ettik ve onları ibret hikâyelerine dönüştürdük. Artık iman etmeyen kavmin canı cehenneme! End of Ayah 44 (45-46) Sonra âyetlerimizle ve apaçık bir fermanla Musa ve kardeşi Harun´u Firavun´a ve ileri gelenlerine gönderdik. Onlar ise kibire kapıldılar ve ululuk taslayan bir kavim oldular. End of Ayah 45 (45-46) Sonra âyetlerimizle ve apaçık bir fermanla Musa ve kardeşi Harun´u Firavun´a ve ileri gelenlerine gönderdik. Onlar ise kibire kapıldılar ve ululuk taslayan bir kavim oldular. End of Ayah 46 Bu yüzden dediler ki: Kavimleri bize kölelik ederken, bizim gibi olan bu iki adama inanır mıyız? End of Ayah 47 Böylece onları yalanladılar ve bu sebeple helâk edilenlerden oldular. End of Ayah 48 Andolsun biz Musa´ya, belki onlar yola gelirler diye, Kitab´ı verdik. End of Ayah 49 Meryem oğlunu ve annesini de (kudretimize) bir alâmet kıldık; onları, yerleşmeye elverişli, suyu bulunan bir tepeye yerleştirdik. End of Ayah 50 «Ey Peygamberler! Temiz olan şeylerden yeyin; güzel işler yapın. Ben sizin yaptıklarınızı hakkıyle bilmekteyim.» End of Ayah 51 «Şüphesiz bu (insanlar) bir tek ümmet olarak sizin ümmetinizdir; ben de sizin Rabbinizim. Öyle ise benden sakının» (denildi). End of Ayah 52 Ne var ki insanlar kendi aralarındaki işlerini parça parça böldüler. Her gurup kendilerinde bulunan (fikir ve davranış) ile sevinip böbürlenmektedirler. End of Ayah 53 Şimdi sen onları bir zamana kadar gaflet ve sapıklıkları ile başbaşa bırak! End of Ayah 54 (55-56) Sanıyorlar mı ki, onlara verdiğimiz servet ve oğullar ile kendilerine faydalar sağlamak için can atıyoruz? Hayır, onlar işin farkına varamıyorlar. End of Ayah 55 (55-56) Sanıyorlar mı ki, onlara verdiğimiz servet ve oğullar ile kendilerine faydalar sağlamak için can atıyoruz? Hayır, onlar işin farkına varamıyorlar. End of Ayah 56 Rablerine olan saygıdan dolayı kötülükten sakınanlar; End of Ayah 57 Rablerinin âyetlerine inananlar; End of Ayah 58 Rablerine ortak tanımayanlar; End of Ayah 59 Ve Rablerine dönecekleri için yapmakta oldukları işleri kalpleri çarparak yapanlar; End of Ayah 60 İşte onlar, iyiliklere koşuşurlar ve iyilik için yarışırlar. End of Ayah 61 Biz hiç kimseyi gücünün yettiğinden başkası ile yükümlü kılmayız. Nezdimizde hakkı söyleyen bir kitap vardır ve onlar haksızlığa uğratılmazlar. End of Ayah 62 Hayır, onların (o inkârcıların) kalpleri bu hususta cehâlet içindedir. Ayrıca onların bundan (bu şirk ve inkârcılıklarından) öte birtakım (kötü) işleri vardır ki, onlar bu işleri yapar dururlar. End of Ayah 63 En nihayet, refah ve bolluk içinde olanlarını sıkıntıya (veya azaba) uğrattığımızda, bakarsın ki onlar feryadı basarlar. End of Ayah 64 Boşuna sızlanmayın bugün! Zira bizden yardım göremeyeceksiniz! End of Ayah 65 (66-67) Çünkü âyetlerim size okunurdu da, siz, buna karşı kibirlenerek arkanızı döner, geceleyin (Kâbe´nin etrafında toplanarak) hezeyanlar savururdunuz. End of Ayah 66 (66-67) Çünkü âyetlerim size okunurdu da, siz, buna karşı kibirlenerek arkanızı döner, geceleyin (Kâbe´nin etrafında toplanarak) hezeyanlar savururdunuz. End of Ayah 67 Onlar bu sözü (Kur´an´ı) hiç düşünmediler mi? Yoksa kendilerine, daha önce geçmişteki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi? End of Ayah 68 Yoksa Peygamberlerini henüz tanımadılar da bu yüzden mi onu inkâr ediyorlar? End of Ayah 69 Yoksa onda bir cinnet olduğunu mu söylüyorlar? Hayır; o, kendilerine hakkı getirmiştir. Onların çoğu ise haktan hoşlanmamaktadırlar. End of Ayah 70 Eğer hak, onların kötü arzu ve isteklerine uysaydı, mutlaka gökler ve yer ile bunlarda bulunanlar bozulur giderdi. Hayır, biz onlara şan ve şereflerini getirdik; fakat onlar kendi şereflerine sırt çevirdiler. End of Ayah 71 (Resûlüm!) Yoksa sen onlardan bir karşılık mı istiyorsun? Rabbinin karşılığı daha hayırlıdır. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır. End of Ayah 72 Gerçek şu ki sen onları doğru bir yola çağırıyorsun. End of Ayah 73 Ahirete inanmayanlar ise, ısrarla yoldan çıkmaktadırlar. End of Ayah 74 Eğer onlara acıyıp da içinde bulundukları sıkıntıyı giderseydik, iyice körleşerek azgınlıklarında direnirlerdi. End of Ayah 75 Andolsun, biz onları sıkıntıya düşürdük de yine Rablerine boyun eğmediler, tazarru ve niyazda da bulunmuyorlar. End of Ayah 76 En nihayet üzerlerine, azabı çok şiddetli bir kapı açtığımız zaman, bir de bakarsın ki onlar orada şaşkın ve ümitsiz kalmışlardır! End of Ayah 77 O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri yaratandır. Ne de az şükrediyorsunuz! End of Ayah 78 Ve O, sizi yeryüzünde yaratıp türetendir. Sırf O´nun huzurunda toplanacaksınız. End of Ayah 79 Ve O, yaşatan ve öldürendir; gecenin ve gündüzün değişmesi O´nun eseridir. Hâla aklınızı kullanmaz mısınız! End of Ayah 80 Buna rağmen onlar, öncekilerin dedikleri gibi dediler. End of Ayah 81 Dediler ki: Sahi biz, ölüp de bir toprak ve kemik yığını haline gelmişken, mutlaka yeniden diriltileceğiz öyle mi? End of Ayah 82 Hakikaten, gerek bize, gerekse daha önce atalarımıza böyle bir vaadde bulunuldu; (fakat) bu geçmiştekilerin masallarından başka bir şey değildir! End of Ayah 83 (Resûlüm!) de ki: Eğer biliyorsanız (söyleyin bakalım), bu dünya ve onda bulunanlar kime aittir? End of Ayah 84 «Allah´a aittir» diyecekler. Öyle ise siz hiç düşünüp taşınmaz mısınız! de. End of Ayah 85 Yedi kat göklerin Rabbi, azametli Arş´ın Rabbi kimdir? diye sor. End of Ayah 86 «(Bunlar da) Allah´ındır» diyecekler. Şu halde siz Allah´tan korkmaz mısınız! de. End of Ayah 87 Eğer biliyorsanız (söyleyin), her şeyin melekûtu (mülkiyeti ve yönetimi) kendisinin elinde olan, kendisi her şeyi koruyup kollayan, fakat kendisi korunmayan (buna muhtaç olmayan) kimdir? diye sor. End of Ayah 88 «(Bunların hepsi) Allah´ındır» diyecekler. Öyle ise nasıl olup da büyüye kapılıyorsunuz? de. End of Ayah 89 Doğrusu biz onlara gerçeği getirdik; onlar ise hakikaten yalancılardır. End of Ayah 90 Allah evlât edinmemiştir; O´nunla beraber hiçbir tanrı da yoktur. Aksi takdirde her tanrı kendi yarattığını sevk ve idare eder ve mutlaka onlardan biri diğerine galebe çalardı. Allah, onların (müşriklerin) yakıştırdıkları şeylerden münezzehtir. End of Ayah 91 Allah, gaybı da şehâdeti de bilendir. O, müşriklerin ortak koştukları şeylerden çok yüce ve münezzehtir. End of Ayah 92 (93-94) (Resûlüm!) De ki: «Rabbim! Eğer onlara yöneltilen tehdidi (dünyevî sıkıntıyı ve uhrevî azabı) mutlaka bana göstereceksen; bu durumda beni zalimler topluluğunun içinde bulundurma Rabbim!» End of Ayah 93 (93-94) (Resûlüm!) De ki: «Rabbim! Eğer onlara yöneltilen tehdidi (dünyevî sıkıntıyı ve uhrevî azabı) mutlaka bana göstereceksen; bu durumda beni zalimler topluluğunun içinde bulundurma Rabbim!» End of Ayah 94 Biz, onlara yönelttiğimiz tehdidi sana göstermeye elbette ki kadiriz. End of Ayah 95 Sen, kötülüğü en güzel bir tutumla sav. Biz onların yakıştırmakta oldukları şeyi çok iyi bilmekteyiz. End of Ayah 96 Ve de ki: Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım! End of Ayah 97 Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım, Rabbim! End of Ayah 98 Nihayet onlardan (müşriklerden) birine ölüm gelip çattığında: «Rabbim! der, beni geri gönder;» End of Ayah 99 «Ta ki boşa geçirdiğim dünyada iyi iş (ve hareketler) yapayım.» Hayır! Bu onun ağzından çıkan (boş) bir laftan ibarettir. Onların gerisinde ise, yeniden dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah vardır. End of Ayah 100 Sûra üflendiği zaman artık aralarında akrabalık bağları kalmamıştır; birbirlerini de arayıp sormazlar. End of Ayah 101 Artık kimlerin (sevap) tartıları ağır basarsa, işte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir. End of Ayah 102 Kimlerin de tartıları hafif gelirse, artık bunlar da kendilerine yazık etmişlerdir; (çünkü onlar) ebedî cehennemdedirler. End of Ayah 103 Ateş yüzlerini yakar; orada suratları çirkin ve gülünç bir halde bulunurlar. End of Ayah 104 Size âyetlerim okunurdu da, siz onları yalanlardınız değil mi? End of Ayah 105 Derler ki: Rabbimiz! Azgınlığımız bizi altetti; biz, bir sapıklar topluluğu idik. End of Ayah 106 Rabbimiz! Bizi buradan çıkar. Eğer bir daha (ettiklerimize) dönersek, artık belli ki biz zalim insanlarız. End of Ayah 107 Buyurur ki: Alçaldıkça alçalın orada! Bana karşı konuşmayın artık! End of Ayah 108 Zira kullarımdan bir zümre: Rabbimiz! Biz iman ettik; öyle ise bizi affet; bize acı! Sen, merhametlilerin en iyisisin, demişlerdi. End of Ayah 109 İşte siz onları alaya aldınız; sonunda onlar (ile alay etmeniz) size beni yâdetmeyi unutturdu, siz onlara gülüyordunuz. End of Ayah 110 Bugün ben onlara, sabrettiklerinin karşılığını verdim; onlar, hakikaten muratlarına erenlerdir. End of Ayah 111 (Allah inkârcılara) «Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?» diye sorar. End of Ayah 112 «Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık. İşte sayanlara sor» derler. End of Ayah 113 Buyurur: Sadece az bir süre kaldınız; keşke siz (bunu) bilmiş olsaydınız! End of Ayah 114 Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakikaten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız? End of Ayah 115 Mutlak hakim ve hak olan Allah, çok yücedir. O´ndan başka tanrı yoktur, O, yüce Arş´ın sahibidir. End of Ayah 116 Her kim Allah ile birlikte diğer bir tanrıya taparsa, -ki bu hususla ilgili hiçbir delili yoktur- o kimsenin hesabı ancak Rabbinin nezdindedir. Şurası muhakkak ki kâfirler iflah olmaz. End of Ayah 117 (Resûlüm!) De ki: Bağışla ve merhamet et Rabbim! Sen merhametlilerin en iyisisin. End of Ayah 118

Kuran.com ile Kur'an-ı Kerim'i okuyun, dinleyin ve öğrenin

location_on İstanbul, Türkiye
email İletişim

Copyright © 2025 Kuran.com All Rights Reserved.

keyboard_arrow_up